Dolar

32,5499

Euro

34,8837

Altın

2.430,58

Bist

9.645,02

UMED Başkanı Değirmenci: Batı medyası emperyalizmi meşrulaştırıyor!

Uluslararası Medya Enformasyon Derneği (UMED) Başkanı Aslan Değirmenci: 'Batı medyasına eleştirimiz emperyalizmin bir parçası olmalarındandır.'

7 Yıl Önce Güncellendi

2018-01-16 00:34:12

UMED Başkanı Değirmenci: Batı medyası emperyalizmi meşrulaştırıyor!

Uluslararası Medya Enformasyon Derneği (UMED) Başkanı Aslan Değirmenci, Türkiye ve Dünya'nın büyük gelişmelere şahitlik ettiğini belirterek “Dünya beşten büyüktür mottosunun daha iyi anlaşılması için yedi kıtayı doğru bilgiyle kuşatacak haber ağına ihtiyacımız var. Bu misyonla harekete geçen, geçecek olan basın kuruluşlarına devletin pozitif ayrımcılık göstermesi gerekiyor.” dedi.  UMED Başkanı Değirmenci, Star Gazetesi'ne verdiği röportajda dikkat çekici açıklamalarda bulundu. İşte o röportaj:

Batı medyasına yönelik eleştirileriniz var. Bu eleştirilerin temelinde ne var?

Evet eleştiriyoruz. Çözüm de öneriyoruz. Sürekli eleştiri yapmak narsizmdir. Eleştirimiz emperyalizmin bir parçası olmalarındandır. Kendimize eleştirimiz ise halen birlik olup dünyayı tam anlamıyla kuşatacak bilgi ağına ulaşmayı başaramamış olmamızdır. Kurumlarımızın da bu konuya, bu küresel soruna tam olarak kafa yorduğunu söylemek mümkün değildir. Asıl sorunuza dönecek olursak. Görüyorsunuz; İslam coğrafyasında; ülkeler harap, beldeler hayalet şehir, ocaklar sönüyor, çocuklar yetim ve öksüz kalıyor, anne ve babalar çocuklarını kaybediyor…  Sözünü ettiğimiz Batı medyası ise görmezden geliyor. Ya da dünya halklarına sadece göstermek istediklerini sunuyor. Tüm yıkımların asıl sorumlusunu yani haberlerinde özneyi gizleyip; işgalleri, katliam ve soykırımları perdelemeye, demokrasi yalanıyla insanları zehirlemeye çalışıyorlar. İslamofobi merkezlerinde hazırlanan haberleri manşetlerine taşıyarak işgallere zemin hazırlıyorlar.

ÜST AKILLARI KAPİTALİZM

İslamofobi merkezleriyle birlikte mi hareket ettiklerini düşünüyorsunuz?

Elbette ama daha da derin bir sorun. Söz konusu medyanın aldıkları ihale emperyalizmi meşrulaştırma. Üst akılları ise kapitalizm.  Yakın tarihten örnek verelim. 11 Eylül 2001 saldırılarının ardından ABD önce medyasıyla sahaya indi. Medya haberleriyle yedi kıtayı adeta bilgi kirliliğiyle esir aldı. Zemin işgale, katliama hazır olunca ABD, sözde El Kaide örgütünü ve liderlerini dağıtmak için Afganistan'ı işgal etti. Afganistan işgali sürerken, medyasını Irak'a yönlendirdi. Vahşeti gizlemek için bu kez malum medya Irak'ın kitle imha silahı (KİS) sahibi olduğunu öne sürerek, tüm dünyaya korku pompaladı. Korkuya destek ise Batı medyasından topyekun geldi ve kamuoyu Irak'tan nefret eder hale geldi. “Demokrasi” söylemi geliştiren emperyalizm, manşetleri bu kez, “ABD Irak'a demokrasi getirecek” yalanıyla süsledi. Irak işgal edildi, ne var ki Irak'ta KİS'e rastlanmadı. Hiç olmamıştı zaten.

GERÇEKLERİN ÜZERİNİ BÜYÜLÜ GÖRSELLERLE KAPATIYORLAR

Üst akıllarının kapitalizm olduğunu belirtiyorsunuz. Biraz açar mısınız?

Öncelikle şunun altını çizeyim; sözünü ettiğimiz bu Neo-Con medya, gazeteciler arasında haberleri ile anılmıyor. Büyük dış sermayenin esaretine girmişler, kölelikleriyle anılıyorlar. Elbette batı medyasında onurlu gazeteciler var. Onların da ortak görüşü bu…  Söz konusu eleştirdiğimiz, işgalcilere hizmet eden bu medyanın habercilik anlayışları; tüketim ve magazin... İnsanlığı tüm değerleriyle birlikte tüketiyorlar. Oyunları bitmek bilmiyor. Ülkeler ve sınıflar arasında uçurum derinleşiyor, zenginler servetlerine servet katarken, yoksunlar daha da yoksullaşıyor, yoklukla boğuşuyor. Kapitalizm ve medyaları ise insanlar tükettikçe güçleniyor. Güçlendikçe; insanları kendi özünden uzaklaştırıp, gerçeklerin üzerini büyülü görsellerle kapatıyorlar. İnsanların kapitalizme muhalif olmalarını engellemek için ellerinde tuttukları medyayı kullanıyorlar.

HOLLYWOOD FİLMLERİNDE SİSTEME İTİRAZ EDEN TERÖRİST İLAN EDİLİR

Tabi bir de Hollywood var. Rol model oyuncuları ya işadamıdır, ya ölüm saçan bir Pentagon komutanı ya da rock sanatçısıdır. Hiç kaybetmezler. Hep kazanan hep ezen taraf olurlar. Muhalif düşünce yaşamaz. Muhalif bir sanatçı rol model olarak sunulmaz. Sisteme itiraz eden terörist ilan edilir, asosyal gösterilir, depresif olarak sunulur. Filmlerde rol alan aktivistleri ise liberaldir. Özgürlükten bahsederler, kapitalizmi dayatırlar. Onlar için gerçek özgürlük hayaldir. Hayale giden tüm yollar senaryoda kapalıdır. Şunu da eklemek isterim; kapitalist sistemde tek amaç vardır, o da daha fazla kâr elde etmektir. Tüketimi alabildiğine körüklemek için her yönteme başvururlar. Kapitalistler ürettiklerini pazarlamak için söz konusu medya ile ortaklıklar kurmakta, reklâm ağını tümüyle ele geçirmeye çalışmaktadır. Bu da ayrı bir sorun.

YENİ BİR ÇAĞIN EŞİĞİNDEYİZ

Başlarken içe yönelik eleştirileriniz de oldu. Medyamız diplomasi geliştirmede yetersiz mi?

 Son beş yıl içerisinde büyük gelişmelere tanıklık ettik, ancak yeterli olduğumuzu söyleyemeyiz, çağımızda diplomasi; dil ve teknoloji ile etkin olarak yapılıyor. Dil konusunda sıkıntımız orta da, teknolojiyi ise tam olarak kullandığımız söylenemez.  Çok mu kötüyüz? Hayır. Beklentimiz büyük olduğu için eleştiriyoruz.  Son süreçte ise umudumuz çoğalıyor. Yeni bir çağın eşiğindeyiz. Heyecanlıyız da... Medyadan teknolojiye, ekonomiden eğitime, siyasetten hukuka tüm sahalardaki temizlik ve yeniden inşa arayışımız, değişime direnen statükoyu zorluyor, emperyalizmi panikletiyor. Nefret, haksızlık ve savaşlar nedeniyle dünyanın dört bir tarafından kötü haberler gelmeye devam ederken, mazlumların gözü böyle bir süreçte Türkiye'de.

YEDİ KITAYI DOĞRU BİLGİYLE KUŞATACAK HABER AĞINA İHTİYACIMIZ VAR

 

Mağdurlar, mazlumlar, yalnızlar; yeniden hayata tutunmak, hayat bulmak, canlanmak, direnmek için cansuyunu Türkiye'de görüyorlar. Sarsılmaz, savrulmaz omurgalı bir liman olarak gördükleri Türkiye'yi kendi ülkelerinden daha fazla takip ediyor, teslimiyetçi medya yerine güne bizimle başlamak istiyorlar. Evet, 45 ülkede bin 500´i aşkın abonesi, 35 ülkede ofisi ve 86 ülkede temsilciliği bulunan Anadolu Ajansı bu anlamda büyük bir misyon üstlenmiş durumda.  11 dilde yayın yapan Anadolu ajansı büyüdükçe dünya halklarını peşine takıyor, toplumların gerçeklerin peşine düşmesini sağlıyor. Kudüs bunun son örneğidir. Suriye, Arakan, Somali, Irak, Mısır hatta bir dönem Tunus'ta yaşananları tüm çıplaklığıyla dünyaya anlatan Anadolu ajansı oldu. Aynı şekilde TRTWORLD, TRT Arapça, TRT Kurdi, TRT Avaz gibi kanallarımız da kendilerini geliştirerek bu alanda büyük mücadele veriyor.

Yabancı dillerde yayın hayatına başlayan gazetelerimiz de var olan boşluğu kısıtlı imkanlarına rağmen doldurmak için ellerinden geleni yapıyor. Buna örnek ABD'de yürütülen kumpas davasıdır. Davayı takip eden Türk gazeteciler yaptıkları yayın, haber ve yazdıkları makaleler ile kumpası yerle bir ettiler. Bu denli önemli medya.. Medyamız güçlendikçe, emperyalizmin tuzaklarını gösteriyor;  mazlumlar, vicdan sahipleri ve gerçeğin peşinde olan halklar direnişi kalbinin merkezine koyarak hayata daha bir umutla bakıyor.  Bu umudu büyütmek, emperyalizme geri adım attırmak için küresel konuları daha fazla analiz edecek yayınlara ihtiyacımız var. Kamu diplomasimizin güçlenmesi, 'Dünya beşten büyüktür' mottosunun daha iyi anlaşılması için yedi kıtayı doğru bilgiyle kuşatacak haber ağına ihtiyacımız var. Bu misyonla harekete geçen, geçecek olan basın kuruluşlarına devletin pozitif ayrımcılık göstermesi gerekiyor. Sadece TV, gazete değil, dergiler hatta küresel çapta yayın yapan internet siteleri desteklenmelidir. Sadece maddi destekten söz etmiyorum. Öncelikle nitelikli arkadaşlara ihtiyacımız var. Nitelikli eğitimlere; kısacası bizleri uluslararası arenada temsil edebilecek insan kaynağına ihtiyacımız var.  Bu ihtiyacı karşılamak için hepimiz sorumluluk almalıyız. Bir an önce seferberlik başlatmalıyız.

Haber Ara