Dolar

32,5004

Euro

34,6901

Altın

2.496,45

Bist

9.693,46

Türkmen Dağı’nda neler yaşanıyor?

9 Yıl Önce Güncellendi

2015-11-24 12:12:38

Türkmen Dağı’nda neler yaşanıyor?

Suriye Türkmen Dağı'na yönelik saldırılar bir aydır yoğun bir şekilde şiddetini artırırken hafta sonu bölgenin en stratejik tepelerinden biri olan Kızıldağ'ın büyük bölümü rejimin eline geçti.

Sahil bölgesi, Türkmen ve Kürt dağı köylerine (Bayırbucak) Tişriyn-2015 (kasım) ayı boyunca Rus uçakları ve rejim güçleri tarafından havadan ve karadan şiddetli bombardımana maruz kalmış ve bölgenin köylerine yönelik “yakılacak arazi” politikası uygulanarak bölge boşaltılmaya ve direnişçiler bölgeden uzaklaştırılarak ya da sıkıştırılarak, rejim güçleri ve yandaşları stratejik tepe ve noktaları olan cebel al-zahiye (Kızıldağ), burc al-kasab (ğmam-zveyk) gibi bölgeleri ele geçirmeye çalışmakta ve bölgeye yönelik saldırıları attırmaktadır. Bunun dışında bölgedeki birçok köy ve yerleşim alanı işgalci güçlerin yoğun ateşi ve bombardımanı altındadır.

 Türkmen bölgesinden, Yayladağ tarafındaki Yamadı kampına 5 bin 500 civarında sığınmacı geldi.

Rusya'nın son bir ay içerisinde ve Paris saldırıları sonucunda, Suriye'deki savaşa “IŞİD'le mücadele” söylemini öne çıkararak deniz hava operasyonuyla güçlü bir şekilde girmesi yeni bir sürece delalettir.

Antalya G20 toplantısında Suriye'de Beşşar Esed'le geçici hükümet ve 18 ay sonrası için seçim konusunda mutabakata varan ABD ve Rusya, bu işi nasıl ve kimlerle yapacağı noktasında hiçbir detaylı açıklama yapamadı.

Suriye Türkmen Meclisi Bayır Bucak Sorumlusu Ömer Ceren'in; “Bizler Esed'le değil Rusya, İran, Irak ve Çin'le savaşıyoruz. Bizi 4 bir yandan vuruyorlar” sözü Türkmen Dağı'nda bugün yaşananların aslında 5 yıldır Hama, Halep, Şam, İdlip ve Humus'ta yaşananlardan farklı bir şey olmadığını göstermektedir.

MHP ve CHP, Türkiye dışında yaşayan Müslüman akraba topluluklarına samimi ve fedakarca yaklaşmanın önemini bugünlerde daha iyi anlamalıdır!

Bugünlerde Türkmen Dağı bölgesinin risk altında olduğu gerçeğini fazlaca diline dolayanlar, 5 yıldır Suriye Türkmenlerinin; kuşatma altında baskı, zulüm, göç ve katliamlara maruz kalması karşısında bu kadar ciddi bir tepki ortaya koymamaları çok üzücü bir durumdur.

Suriye'de yaşanan katliamlar karşısında 4.5 yıldır sessiz duran milliyetçi muhafazakar çevreler meseleye siyasi, ideolojik açıdan yaklaştılar. Suriye meselesini AK Parti'nin siyasi, kişisel meselesi olarak görme tuzağına düştüler.

Bayır Bucak toprakları, 20 Ekim 1921'de Lozan anlaşmasında Suriye tarafında bırakmak zorunda kaldığımız topraklardı.

Bayır Bucak Türkmenleri, Osmanlı zamanında Anadolu'dan bölgeye yerleşmiş insanlarımız olmasına rağmen MHP'nin  AK Parti muhalifliği perspektifinden görmesi çok büyük bir hataydı.

Bugün bu hatadan dönme  günüdür. 

Suriye'de ABD öncülüğünde Batı'nın IŞİD'le mücadelesinde yeni, güçlü bir ortak arayışına şahit olmaktayız.

 Bu ortak Rusya'dır.

 İran ve Hizbullah'ın mücadelesinin yetersizliği karşısında Rusya'nın rejimi kurtarmaktan ziyade öncelikli olarak Akdeniz'de Tarsus'taki üssünü sağlama alma pazarlığı yeni bir süreçtir.

 Rusya, son günlerde en gelişmiş teknolojisiyle Suriye'de hava ve deniz gücünü konuştururken rejimin kırmızı çizgileri olan Şam, Hama, Humus ve Lazkiye bölgelerini muhalif güçlerden temizlemeyi hedefliyor.

 Rusya, Suriye'de anahtar ülke konumunu ele geçirmiş görünüyor.

 ABD'nin kuzeyde PYD inadı hem İran hem Rusya'nın çıkarlarına gayet uygun düşüyor.

 Rusya, Suriye'de ABD ve Batı dünyasına karşı masadaki pazarlık gücünü artırmanın hesabı ile yoğun ve ağır bir askeri operasyona girişmiş durumda.

 ABD, İngiltere ve Almanya; İran ile Rusya'nın; Suriye'deki operasyonlarından gayet memnun görünüyor.

 Sadece Türkiye'de bu duruma inatla sessiz ve duyarsız kalan siyasilerimizin Suriye'de yaşanan olaylara vicdan ve adalet duygusuyla bakamamaları acı verici bir durum. 

Haber Ara