Dolar

32,5376

Euro

34,9546

Altın

2.456,62

Bist

9.879,56

The Guardian: Türk dizileri dünyayı nasıl ele geçirdi?

Özellikle Latin Amerika ve Ortadoğu'da hızla yükselen Türk dizileri yabancı basının da dikkatini çekiyor. Belli aralıklarla gündeme getirilen 'Türk dizi akını/istilası' geride bıraktığımız hafta içinde de İngiliz basınında öne çıktı. The Guardian, internet sitesinde Türk dizi sektörüne ilişkin uzun ve ayrıntılı bir makaleye yer verdi.

5 Yıl Önce Güncellendi

2019-09-15 23:58:42

The Guardian: Türk dizileri dünyayı nasıl ele geçirdi?

TIMETURK | HABER MERKEZİ
PINAR HİLAL BALTA

İngiliz gazetesi The Guardian'da Perşembe günü (13 Eylül 2019) "Türk dizileri dünyayı nasıl ele geçirdi?" başlıklı bir makale yayınlandı.

The Runaways ve New Kings of the World gibi kitapların yazarı Fatima Bhutto tarafından kaleme alınan makalede Türk dizilerinin nasıl hızla büyüdüğü ve diplomatik krizlerde nasıl bir koz haline dönüştüğü anlatıldı. Ayrıca "dizi"nin Türkiye üretimi olan bir "tür" olduğu vurgulanırken, İngilizce "dizi" anlamına gelen "series" kelimesi değil "dizi" ifadesi kullanıldı.

İşte makaleden ayrıntılar:

İstanbul Boğaziçi Üniversitesi'nde sözlü tarih öğreten Dr. Arzu Öztürkmen bana şunu söylüyor: "Öncelikle onlara 'sabun operaları' demeyin. Buna çok karşıyız. Türkiye'nin televizyon için ürettiği şey sabun operaları (soap opera-pembe diziler için kullanılıyor), telenovelas (televizyon romanları-latin amerika melodramları için kullanılıyor) veya dönem dramaları değil: dizi. Eşsiz anlatımlarıyla, mekan ve müzik kullanımıyla, 'sürmekte olan bir tür' ve çok popüler."

TÜRKİYE DİZİ DAĞITIMINDA İKİNCİ ÜLKE

Uluslararası satışlar ve küresel izleyici kitlesi sayesinde Türkiye, dünya çapında TV dağıtımında ABD'nin ardından gelen ikinci ülke. Yani Rusya, Çin, Kore ve Latin Amerika'da büyük bir izleyici kitlesiyle buluşuyor. Şu anda Şili, satılan gösteri sayısı bakımından en büyük dizi tüketicisi. Onu Meksika ve Arjantin takip ediyor.

Dizi, her bölüm genellikle iki saat veya daha uzun sürecek şekilde yayınlanıyor. Türkiye'de devlet, her 20 dakikalık içeriğin yedi dakikalık reklamlarla bölünmesini istiyor. Her dizinin kendi orijinal müziği var ve ana karakter sayısı 50'ye kadar çıkabiliyor.

Tarihi İstanbul'un göbeğinde çekilen dizilerde yalnızca mecbur kalındığında stüdyo kullanılıyor.

YILDA İKİ SİNDİRELLA HİKAYESİ

Toplu tecavüzden, Osmanlı kraliçelerine kadar her şeyi kapsayan dizi hikayelerini, bana genç bir senaryo yazarı ve yapımcısı olan Eset anlattı:

"Türk sinemasında yıllık Sindirella hikayesinin en az iki versiyonunu anlatıyoruz. Bazen Sindirella 35 yaşında, bekar ve çocuğu olan bir kadın, bazen 22 yaşında açlıktan ölmek üzere olan bir karakter."

SADIK OLUNAN TEMALAR

En ünlü dizi Magnificent Century (Muhteşem Yüzyıl) üzerinde çalışan Eset, "dizi"nin sadık olduğu temaları şu şekilde anlatıyor:

- Kahramanın eline silah koymazsınız.

- Her dramanın merkezi ailedir.

- Bir yabancı her zaman kendi köyünün karşısındaki zıt bir sosyo-ekonomik ortama yolculuk eder, örneğin bir köyden şehre taşınır.

- Erkeğin, geçmişte trajik bir aşk yaşaması sebebiyle kalbi kırıktır.

- Aşk üçgeni gibisi yoktur.

Eset, dizi oluşturulurken bazı konularda "toplumsal özlem" içerisinde olunduğunu söylüyor. "İyi adamı iyi kızla görmek istiyoruz. Ama etrafta kötü karakterler var."

DİZİ EMPERYALİZMİNİN KIRILMA NOKTASI: BİNBİR GECE

Kendisini küresel pazarlar için "dünyanın önde gelen bağımsız TV içerik dağıtıcısı” olarak ilan eden İstanbul merkezli Global Ajansın kurucusu İzzet Pinto'ya göre, dizi emperyalizminin yükseliş seyri 2006'daki Binbir Gece (1001 Gece) ile başladı.

O zamanlar bir başka Türk dizisi olan Gümüş, Ortadoğu'da çok etkiliydi. Fakat küresel başarıyı yakalayan Binbir Gece oldu. Binbir Gece, neredeyse 80 ülkeye satıldı.

DÜNYA ÇAPINDA 500 MİLYONDAN FAZLA İZLEYİCİYE ULAŞAN DİZİ: MUHTEŞEM YÜZYIL

Muhteşem Yüzyıl'ın başrolünde mavi gözlü Türk Halit Ergenç yer aldı. Kanuni Sultan Süleyman'ın yaşamına dayanarak, 10. Osmanlı Sultanı'nın kimlerle evlendiğini ve geleneğinde büyük bir kırılma gerçekleştirerek Hürrem adlı cariye ile yaşadığı aşk hikayesini anlattı.

Hürrem'in günümüz Ukrayna'sından bir Ortodoks Hıristiyan olduğuna inanılıyor.

Muhteşem Yüzyıl, 2011'de Türkiye'de ilk yayınlandığında, ülkedeki TV izleyicisinin üçte birine ulaşmayı hedefliyordu. Yabancı basında "Osmanlı dönemi Sex and the City" ya da gerçek hayattaki bir "Game of Thrones" olarak nitelendirildi. Muhteşem Yüzyıl, sadece kostümler üzerinde çalışan 25 kişi, birden fazla tarihi danışman ve 130 kişilik bir üretim ekibine sahipti.

Muhteşem Yüzyıl, Ortadoğu'da o kadar popülerdi ki, Arap turizmi bir anda İstanbul'a yöneldi. Türkiye'nin kültür ve turizm bakanı, Arap ülkelerinin yayın ücreti ödemesini durdurdu. Global Agency, Latin Amerika'daki en son alıcıları sıralamadan dahi, Muhteşem Yüzyıl'ın dünya çapında 500 milyondan fazla insan tarafından izlendiği tahmin ediyor. Japonya tarafından satın alınan ilk dizi oldu.

100'DEN FAZLA ÜLKEYE 150 TÜRK DİZİSİ SATILDI

2002'den beri Cezayir, Fas ve Bulgaristan da dahil olmak üzere 100'den fazla ülkeye yaklaşık 150 Türk dizisi satıldı. Diğerlerinin takip ettiği yolu aydınlatansa Muhteşem Yüzyıl oldu.

AMERİKAN POP KÜLTÜRÜNÜN EGEMENLİĞİNE KARŞI BİR MEYDAN OKUMA

Böyle bir dizinin uluslararası başarısı, Bollywood'dan K-pop'a kadar yeni kitle kültürü biçimlerinin, 21. yüzyılda, Amerikan pop kültürünün egemenliğine meydan okuduğunun bir işareti.

HALİT ERGENÇ: AMERİKAN TV'Sİ DUYGULARA DOKUNMUYOR

Ergenç, dizinin kontrolden çıkmış bir başarıya sahip olduğu hissini taşıyor. Bu başarı, ona göre Amerikan televizyonunun eğlendirici olmasına rağmen hareket etmemesine bağlı. Bir fincan kahve içmek için İstanbul'da buluştuğumuzda “Bizi insan yapan duygulara dokunmuyorlar” diyor.

Türkiye'nin bakışları bir zamanlar batıya dönüktü. Filmlerini ve televizyonunu, modern bir ortamda nasıl davranılacağı hakkında ipuçları bulmak adına inceliyordu. Hızlı ve tempolu bir dünyaydı. Fakat şimdi, Amerikan şovları bu konuda çok az rehberlik sunuyor.

14_8

Küresel bir hal alan "dizi", modern dünyanın duygusal ve ruhsal yolsuzluğuna karşı geleneksel değerleri ve ilkeleri derin anlatılarla güçlendiriyor.

FATMAGÜL'ÜN SUÇU NE?

Fatmagül'ün Suçu Ne? (What Is Fatmagül's Fault?) Fatmagül adında genç bir kızın tecavüzüne ve adalet savaşına odaklanmıştı. Arjantin'de çok büyük bir başarı yakaladı ve primetime'da (televizyonların en cok izlendigi 20.00-22.59 arası) bir milyon izleyiciye yaklaştı. Fatmagül yakında günlük yarım saatlik yayınlanan, öğleden sonra formatına uyarlanmış tam bir İspanyol telenovelası olarak ekranlarda yer alacak.

Dizi, bir kadının toplumdaki yerini ele alırken; onu, zorla evlendirilme, gergin aile ilişkileri, zenginlerin boğucu gücü gibi sayısız sorunlarla yüz yüze bırakıyor. Fakat Fatmagül sebat ediyor. Kendisini eğitiyor ve tüm cephelerde adalet için savaşarak her zorluğu yeniyor: Ulusal mahkemeler aracılığıyla, sivil adalet sayesinde, hukuku ihlal edenlerin ilahi adalet yoluyla cezalandırılmasıyla ve elbette gerçek aşkın adaletiyle.

TÜRK ERKEKLERİ ROMEO'DAN DAHA ROMANTİK ŞEKİLDE TASVİR EDİLİYOR

Her ne kadar "dizi", istismar, tecavüz ve namus cinayetlerini konu alsa da Türk erkekleri büyük ölçüde Romeo'dan daha romantik bir şekilde tasvir ediliyor.

"FATMAGÜL ÇIĞIR AÇTI"

Yine de Eset, Fatmagül'ün kadınların sorunlarına yaklaşımında çığır açtığını savunuyor. Önceden, değişimin temsilcileri, hikayelerin kahramanları her zaman erkekti. "Fatmagül, boyun eğdirilmiş, neredeyse görünmez olarak tasvir edilen 'kadının yerini' kabul etmedi."

"AMERİKA'NIN İMAJINI YUMUŞATACAK BİR KADININ HİKAYESİ" SATMADI

Yumuşak güç için o kadar ikna edici bir araçtı ki... 2012'de Eset, “Cumhuriyetçi Amerikalı bir düşünce kuruluşu” tarafından "Ortadoğu'da bir kadının pozitif değişimine yol açan iyi bir Amerikan hikayesini" anlatması için işe alındı, "Amerika'nın imajını yumuşatan bir kadın" yazması istendi. Bush'un eski müsteşarlığının enstitü ile ilişkisi olduğuna dair ipucunun haricinde hangi düşünce kurulunun onu görevlendirdiğini söylemeyi reddetti. "Yazdım" dedi Eset ve sigarasını yuvarlarken omuz silkti "Ama satamadılar."

*

SÖZ DİZİSİ SETİNDE


İstanbul'un Asya yakasında çiseleyen yağmurda kasvetli bir otoparta duruyorum. Ferhat adında bir adam Glock 19 tabancasını bana veriyor. Kamyonet kapılarını açarken "Türk askerlerinin kullandığı aynı model" diyor. İçeride bir roketatar, raflarda asılı 60 silah görüyorum. Eski bir asker olan Ferhat, bir "kötü adam tüfeği" (AK-47) ve bir de keskin nişancı tüfeği çıkarıyor. Askeri üniformalı erkekler park yerinde dolaşıyor. Etrafımızda Arapça sokak işaretleri yer alıyor.

Muhteşem Yüzyıl'ın arkasındaki şirket Tims Productions tarafından yapılan yeni dizi "Söz" (The Oath) setindeyiz. 38. bölümü çekiliyor. Söz, ulusun nefesini kesen yeni bir tarz askeri dizi. Küresel etkisini hissetmek için henüz erken olmasına rağmen, Söz, Meksika dahil olmak üzere uzak pazarlardan uyarlama teklifleri aldı.

Bana söylediklerine göre Tims, her zaman uluslararası bir görüşe sahipti. Muhteşem Yüzyıl için Hollywood yıldızlarıyla anlaşmaya çalıştılar. Ashton Kutcher'dan boşanana kadar Demi Moore'un Avrupa Prensesini oynamak için imza atmaya yakın olduğunu söylediler.

Türkiye'deki beş büyük kanaldan her biri, bu “asker yücelten” dizilere sahip. Senarist Eset bana daha sonra şunları anlatıyor: "Tüm diziler genel bir konuyla çevrili. Kötüler ya iç düşmanlar ya da yabancılar."

Söz, şiddet ve varoluşsal tehditlerle kuşatılmış Türkiye'de geçiyor. Askerler her yerdeler: intihar bombacıları sebebiyle yanan alışveriş merkezlerinde, hamile kadınları kaçıran teröristlerin avında.

BAŞÖRTÜSÜ ve MUHAFAZAKARLAR DİZİLERİN NERESİNDE?

100 saatten fazla dizi izledikten sonra içerisinde başörtüsü kullanan bir karakteri gördüğüm ilk dizi Söz'dü.

Modern Türkiye'nin babası olan Mustafa Kemal (daha sonra Atatürk adını alıyor), "bütün dinlerin denizin dibinde olmasını" dilediğini belirtmişti. İslam'ı devlet dini olarak anayasadan çıkardı. “İlerleme ve medeniyetten nefret” simgesi olarak nitelendirdiği fesi yasakladı. 1980'lerde, üniversiteler de dahil olmak üzere tüm kamu kurumlarındaki kadınların, başlarını örtmeleri yasaklandı.

İstanbul sokaklarında beş dakika, başörtülü kadınlarla çok sayıda buluşma sunuyor, ancak onlar ekranda görünmüyorlar.

"MUHAFAZAKARLAR BİLE MUHAFAZAKAR KADINLARI TV'DE GÖRMEK İSTEMİYOR"

Eset, “denediler” diyor “ama muhafazakar insanlar bile muhafazakar kadınları televizyonda görmek istemiyor. Öpüşmelerini, babalarına karşı durmalarını, kaçmalarını, drama olarak düşünülebilecek herhangi bir şeyi yapmalarını..."

Söz setine geri döndüğümüzde, Tims'teki uluslararası operasyonların direktörü Selin Arat'a önceki gece Söz'ün bir bölümünü izlediğimi söylüyorum. Bir sahnede herkes öldürülmüş gibiydi. "Teröristler kim olmalı?" dediğimde, Arat, gülerek "kim olduklarını bilseydik, hayatı tehdit ederdi" diyor. Teröristler her kimse, Söz bir hit. Arat, “YouTube'da bir milyon aboneyi geçen ilk Türk dizisi" olduklarını söylüyor. Ancak, Söz'ün Türkiye dışına satılması zor olabilir.

Tims Productions'ın kurucusu Timur Savcı, “Bu gösterinin küresel olmasını istiyoruz" diyor. "Ama şu anda pek çok ülke Türk askerlerinin yüceltilmesinin izlenmesiyle gerçekten ilgilenmiyor" duruyor ve gülüyor. "ABD her zaman gösteriler yapar ve sonunda şöyle derler: Tanrı Amerika'yı korusun. Tanrı Türkiye'yi korusun!”

*

"Dizi", İngilizce konuşan dünyaya henüz girmedi. Bunun sebebi, ABD ve İngiltere'deki izleyicilerin altyazılı gösterileri izlemekten hoşlanmıyor olmaları olabilir. Savcı, sebebin "Günün sonunda bunun İslami bir devletle ilgili olduğu gerçeği olabilir" diyor.

Muhteşem Yüzyıl'ın İngilizce versiyonunda Tims Productions'un 'yumuşatmak istediği' bir şey olabilir mi, diye sordum. Kaygısız ve şen şakrak bir adam olan Savcı başını sallıyor: "O zamanlar Osmanlı İmparatorluğu'nun dünyanın süper gücü olduğunu hatırlamak önemli. ABD'nin şu an olduğu şey Osmanlı'nın olduğu şeydi. İnsanlar bu perspektiften bakarlarsa daha fazla anlarlar, ancak bunu bilmiyorlarsa tehdit altında hissederler."

Türkler 1970'lerden beri kaliteli ABD televizyonu izliyor. Mert Fırat gibi Türk aktörler, teknik beceriyi, Dallas ve Hanedanlar gibi dizilerden öğrendiklerini söyledi. Bu, onların duygusal tavrı ve dizinin gerektirdiği melodramı ifade etmeyi öğrendikleri yerdi. Fakat eksik bir şeyler vardı.

15_6

KIVANÇ TATLITUĞ: İZLEYİCİ HOLLYWOOD'DA KENDİNİ BULAMAYABİLİR

Hit olan Gümüş dizisinin yıldızı Kıvanç, e-posta yoluyla, neden dünyanın dört bir yanındaki izleyicilerin batılı prodüksiyonlara karşı (Türkiye yapımı bir ürün olan) "dizi"ye döndüklerini açıkladı. Tatlıtuğ, mesajında şu ifadeleri kullandı:

“Bu izleyicilerin çoğu, günlük hikayelerinin Hollywood ve Avrupa tarafından keşfedilmemiş olduğunu düşünüyor. Bu, sonuçta hikaye anlatıcılığındaki çeşitlilik meselesi. Breaking Bad veya Game of Thrones gibi bir hikayenin çekiciliğini anlıyorum, ikisi de muhteşem TV şovları. Ancak, bazı insanlar bu Hollywood temalarından mahrum kaldıklarını (kendi hayatlarında bunları bulamamayı kast ediyor) hissedebilirler. Ve empati kurabilecekleri bir hikaye izlemek isteyebilirler."

"YOK OLAN AİLE DEĞERLERİ BATIYI ENDİŞELENDİRMİYOR"

Eset, "Yok olan aile değerleri batıyı endişelendirmiyor" diyor. Son dört yıl boyunca en çok izlenen Türk dizilerinin yüzde 40'ının Kore dramalarından uyarlandığını hatırlatıyor. Eset, Korelilerin Latin Amerika pazarına girme konusunda Türklerden daha hızlı olduğunu belirtiyor. "Kore aynı zamanda aileye büyük önem veren bir ülke, ancak batıda, bu eski ve güzel aile değerlerine ilişkin romantik anlayış ortadan kalktı.”

Eset, "İnsanlarla Türk dizileri hakkında konuştuğumda, temel olarak, herkesin birbirini beslemeye çalıştığı bu romantik aile fikri etrafında ele alıyorlar. Tehlikeler dışarıda ve sosyo-ekonomik sınıf meselesi, zengin bir kızı seven fakir çocuğun aşk hikayesinde büyük rol oynuyor. Ya da tam tersi. Normalde, batıda böyle bir hikaye, bir bireyin yolculuğu, daha fazla seks, daha fazla şiddet ve uyuşturucu içeriyor. Türk dizilerinde bunlar daha az var" diyor. Eset, Fatmagül'ün 58. bölüme kadar öpüşemeyeceğini söylüyor.

*

"TÜRK KÜLTÜRÜNÜ DÜNYAYA AÇAN ADAM"

Ağustos 2017'de Beyrut'ta Ortadoğu Yayın Merkezi'nin (Middle East Broadcasting Center's-MBC) alt kuruluşu O3 Productions'ın genel müdürü Fadi İsmail ile konuşuyorum. Fadi İsmail, Türk televizyonunu Ortadoğu'ya getirmekle sorumlu olan kişi. Biraz övünmek için İsmail beni gülerek düzeltiyor: "Türk kültürünü TV üzerinden tüm dünyaya açan bendim."

MBC, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da yaklaşık 400 milyon kişiye ev sahipliği yapan en büyük yayıncıdır. MBC'nin bir haber kanalı, bir çocuk kanalı, bir kadın kanalı, bir Bollywood kanalı var. Ayrıca Mısır pembe dizileri, Kore dramaları ve Latin Amerika melodramları yayınladığı 24 saat açık bir drama kanalı var.

İsmail, 2007'de bir alıcının Türkiye'deki sinema festivaline gitti ve yerel bir dizi gördü: "Durdum ve izledim, hiçbir şey anlamadım. Fakat hemen kafamda Arapça olarak canlandırdım. Sesleri Arapça ile değiştirdiğimde kültürel ve sosyal açıdan her şey -yemekler, kıyafetler bile- bize benziyordu. Ve, buldum!"

İsmail, kanalı için bir Türkçe dizi aldı. İlkinin adını hatırlamıyor. Çünkü zaten dizinin ismi ya da karakterler için Arapça karşılıklar bulmuşlar: "Bu başlıkların her birinde “sevgi” vardı, bu yüzden farklılaşmayı bıraktım... Bir Şey Sev, Mavi Aşk, Uzun Aşk, Kısa Aşk, Aşkı Öldürmek." Gümüş ise Ortadoğu pazarı için "Noor" adını aldı ve ilk büyük hit oldu.

SURİYE LEHÇESİNİN DİZİLERDEKİ ÖNEMİ

Her ne kadar Mısırlılar geleneksel olarak sinemalarıyla tanınsalar da bu, 1990'larda Suriye'nin eline geçene kadar bölge genelinde televizyona hâkim oldular. Suriyeli aktörler dramatik ve komedi yetenekleriyle ünlüydü. Yönetmenleri sanatçıydı. Yetenekli senaryo yazarları, azımsanmayacak devlet desteğiyle kaliteli işler ürettiler. Hükümet televizyon endüstrisine para döktü. Kameralar, özgün yönetmenler, ekipmanlar, devlet sübvansiyonları ve Suriye'nin tarihi yerlerinde çekim izni. Fakat savaş başladı ve ülkenin parlak ışığı alev aldı.

"MEKSİKALILAR BİZE HİÇ BENZEMİYORDU, TÜRKLER HARİKA"

Suriye dramaları zaten bir "pan-Arap fenomeni" haline geldiğinden MBC, satın aldığı tüm Türk dramalarını Suriye Arap lehçesine aktarmaya karar verdi: "Büyük başarıların sebeplerinden biri bu. Türk dramalarını en çok Suriye aksanıyla seslendirdik. Lübnan'daki insanlar, Türk dramaları Orta Doğu ekranlarına akın etmeden önce, Meksikalı ve Brezilya pembe dizilerini izledi. Popüler olmalarına rağmen sonunda iki nedenden dolayı güçleri tükendi. İlki dildi. Pembe dizilerin dublajları Irak'tan Sudan'a kadar anlaşılan standartlaştırılmış, gazate, haber ve degilerde kullanılan edebi bir Arapça yani 'fusha' şeklinde uygulandı. Bu dublajlar yerel aksan içermiyordu. Fakat her ülkeye özgü argo olduğu gibi, resmi, klasikleşmiş Arapça da farklı. İkincisi bir değerler sorunuydu."

Beyrut merkezli bir TV yapım şirketi olan iMagic'in format dağıtım ve lisans koordinatörü Imane Mezher, "Meksikalılar bize hiç benzemiyordu" diyor.

iMagic, bir yetenek programı olan "Arabs Got Talent" ve "X Factor" yarışmasının Ortadoğu versiyonunu hazırlıyor. Oryantal dans yarışması "World Bellydance Championship" gibi bir program veya İslami açıdan onaylanmış estetik ameliyatları içeren "Extreme Makeover" programını yapıyor. Bu programın Ortadoğu versiyonunda yarışmacılar, Tanrı'nın tasarımını değiştiremezler. Yalnızca hayati tehlike içeren sorunlar nedeniyle estetik ameliyat olabilirler.

iMagic koordinatörü Mezher, “Bir kızın var ve babasının kim olduğunu bilmiyorsun, annenin kim olduğunu bilmiyorsun. Hikayeler ahlaksızdı. Günün sonunda, beğen ya da beğenme, olayların biraz daha muhafazakar olmasını seviyoruz. Türkler bu konuda harika: herkesin özlediği Avrupa özgürlüğü için aynı zamanda, aynı şeylerle, aynı muhafazakar sorunlarla karşılaşıyoruz. Bizimle aynı isimleri var, bizimle aynı hikayeleri var ve insanlar buna bayılıyor" dedi.

*

SUUDİ ARABİSTAN'IN TÜRK DİZİLERİNE KARŞI TAVRI

Geçtiğimiz 18 ay boyunca, Türk televizyonunun uluslararası erişimi önemli ölçüde azaldı. Suudi Arabistan, 2 Mart 2018 tarihinde, Dubai merkezli Suudi medya grubu MBC'nin Türk dizilerini ve programlarının tamamını yayından kaldırma kararı aldı. MBC'ye 25 milyon dolara mâl olan altı dizi kaldırıldı.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi, 2015'ten bu yana MBC'yi satın almaya çalışıyor. Fakat şirket karşılığında istenen 3 milyar doları fazla buluyor. Muhammed bin Selman, Kasım 2017'de MBC'nin yönetim kurulundaki çoğu ismi ve bazı hissedarları yolsuzlukla mücadele kapsamında tutukladı. Ablası eski bir kralla evli olan MBC'nin kurucusu Velib bin İbrahim el İbrahim, lüks bir hapishanede 83 gün kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Şimdi şirketin çoğuna sahip ve ilk işi dizileri iptal etmek oldu.

Bundan önce Ortadoğu ve Kuzey Afrika en büyük dizi tüketimi gerçekleştirilen bölgelerdi. Dubai'de Game of Thrones ve Oprah ile birlikte en çok Muhteşem Yüzyıl izlenirken; Fatmagül'ün senaryo yazarı Ece Yörenç'ten Suudi Arabistan yerel kanalları için TV dizileri yazması istendi. Türkiye'ye yapılan devlet ziyaretleri sırasında prens ve politikacıların konuyla ilgili çalıştıkları dedikoduları yayıldı.

Bu tür bir Türk yumuşak gücünün Muhammed bin Selman'ı sarsması muhtemel. Ayrıca, Türkiye'nin 2017'deki Katar ablukası karşıdaki tavrı da onu çileden çıkardı.

Bu sebeple 2018'in Mart ayında Muhammed bin Selman, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı yeni bir “Osmanlı halifeliği” inşa etmeye çalışmakla suçladı. Türkiye'yi tuhaf bir biçimde “kötülük üçgeni” olarak adlandırdığı şeye dahil etti. (Muhammed bin Selman'ın "Türkiye, İran ve onların desteklediği gruplar" şeklindeki tanımlaması).

Hem iç hem de jeopolitik politikalar, dizinin yükseliş seyrinden ayırmak imkansız.

Erdoğan'ın kendisi, Muhteşem Yüzyıl'a karşıydı. Gerçek Osmanlı tarihine nazaran, yeterinde ustaca bulmuyordu ve müstehcen olduğunu düşünüyordu. Hükümeti, dizinin üreticilerinin Topkapı Sarayı gibi tarihi mekanlarda çekim yapmalarına izin vermedi. Ayrıca Türk Hava Yolları, hükümetin tepkisini çekmemek için uçuş sırasındaki karşılama sisteminden diziyi çıkardı. Erdoğan'ın Ak Partisi'nden bir milletvekili, dizinin yayından kaldırılması için Meclis'e bir dilekçe dahi verdi.

DİRİLİŞ ERTUĞRUL

Muhteşem Yüzyıl, devlet tarafından Türklerin dünyaya yumuşak gücünü yansıtmak için hiç kullanılmamış olsa da, bunun için kullanılan diziler var. Türk devlet televizyonu TRT'nin son iki yapımı, hükümetin onayını aldı. İlki Diriliş Ertuğrul (İngilizce: Resurrection Ertugrul, Arabça: Kıyamet -El Gıyame- Ertugrul). Bu dizide Osmanlı ihtişamının başlangıç yılları ve İmparatorluğun kurucusu olan Sultan Osman'ın babası Ertuğrul Gazi anlatılıyor. Dizinin mottosu "bir milletin uyanışı." İzleyiciler, tam beş sezon Ertuğrul'un Haçlılar, Moğollar, Hıristiyan Bizanslılar ve daha fazlasıyla süren mücadelesini izledi. Diriliş, devlet televizyonunda yayınlanan en popüler şov olma onuruna sahip. Erdoğan, Diriliş Ertuğrul için "Aslanlar kendi hikayelerini yazmadıkça, avcıların kahramanlık hikayelerini dinlemek zorundayız" demişti.

16_4

PAYİTAHT ABDULHAMİD

Bir başka şov, Payitaht Abdulhamid veya Son İmparator. Osmanlı takıntısını anlatıyor: Son güçlü Osmanlı Padişahı II. Abdulhamid. İlk kez 2017'de yayınlandı. Her cuma, 10 televizyon izleyicisinden biri, Abdulhamid'in (sonunda onu yenecek) genç Türklerin isyanını ve Avrupa'nın entrikalarını bertaraf edişini izledi. Dizinin hem destekçileri hem de karşıtları Padişah'ın canlandırdığı karakterin Erdoğan'a benzediğine dikkat çekiyordu.

1 MİLYON DOLAR İHRACAT HEDEFLENİYOR

Türk hükümeti, 2023 yılına kadar, dizinin ihracattan 1 milyar dolar elde edeceğini düşünüyor. Dizi distribütörü Global Agency'nin kurucusu İzzet Pinto, İstanbul'daki ofisinde, Ortadoğu'daki pazarda Türk dizilerinin yasaklanma girişimi düşünüldüğünde 500 milyon doların daha gerçekçi bir rakam olacağını söyledi. Fakat Latin Amerika'daki genişlemenin yeniden yapılandırılması ve Batı Avrupa'ya (özellikle İtalya ve İspanya) açılımın, bu kayıpları telafi etmeye yardımcı olacağı değerlendiriliyor.

Tims'ten Selin Arat, Türkiye dizisinin istikrarlı bir popülerlik seviyesine ulaştığını düşünüyor. Talep çok fazla artmayabilir, ancak Türk TV'lerinin neler sunabileceği konusunda küresel bir açlık var. Arat, Suudilerin Türk dizilerinin karşısında durmasının bir gerileme yaşatacağını kabul ediyor, ancak sözlerini şöyle tamamlıyor: "Türk dizi akınının sonu gelmeyecek."

* Ara başlıklar editör tarafından eklenmiştir. Makalenin orijinalinde yer almamaktadır. Fotoğraflar The Guardian'da yer aldığı şekilde kullanılmıştır. Yazı, yine orijinalinde olduğu gibi "yıldız" işaretiyle bölümlere ayrılmıştır.

(Habere gitmek için fotoğrafa tıklayınız)

1180685_2

Haber Ara