Dolar

32,3354

Euro

35,1773

Altın

2.241,88

Bist

8.729,63

Sultan II. Abdülhamid’i nasıl tanıdım?

7 Yıl Önce Güncellendi

2018-02-23 12:19:47

Sultan II. Abdülhamid’i nasıl tanıdım?

‘Osmanlı dönemindeki Doğu tarihi' ders hocamızın verdiği araştırma ödevini kısa sürede ve metodolojiye uygun yaptığım için mutluydum. Bu mutluluk ile araştırmamı hocama götürüp teslim ettikten sonra beğenisini ve övgüsünü duymak için beklemeye başladım. Ödevin çoğuna göz atan hoca beni şaşırtarak “Sen Müslüman mısın?” diye sordu. Şaşkınlık içinde “Tabii ki Müslümanım hocam!” dedim. “O halde Sultan II. Abülhamid hakkında yazdıkların nedir?” diye sorması üzerine “Üniversite kütüphanesi kaynaklarından ne okuduysam onu yazdım” diye cevap verdim. Bunun üzerine hocam; “Ödevini bu şekliyle kabul etmiyorum, ‘Hasta Adamın Uyanışı (Sahvetül Racul El-Marid) ve Osmanlı Devleti İftiraya Uğramış İslam Devletidir (El-Devletül Osmaniye Devletün İslamiyye Müftera Aleyha). Bu iki kitabı okuduktan sonra araştırmanı baştan yaz” dedi.

Dönüp bu iki kitabı araştırdım. Birincisini okul kütüphanesinde bulamadım ve bu kitabın Suriye'ye getirilmesinin yasak olduğunu öğrendim. İkinci kitabı ise eski bir kütüphanede buldum. En sonunda iki kitaba da erişmiş oldum. İki kitabın da Osmanlı devletini övdüğünü, İslam ümmetine olan iyiliğini ve sultanlarının ümmet için yaptıkları fedakârlıklarını yazdığını görünce şaşırdım. Sultan II. Abdülhamid ile ilgili kısımda ise diğer kaynaklarda bulduklarımın tam tersi yazıyordu. “O adaletli ve mücahit ruhlu bir adamdı, İslam'a ve İslam ümmetine olan hizmetlerinden ve o dönemde İslam düşmanları bir olup İslam'a ve Müslümanlara saldırılarının karşısında dik durmasından dolayı Salih ve veli mertebesine ulaşmıştır” yazıyordu.

Hocamın Sultan II. Abdülhamid ile ilgili ödevimi neden kabul etmediğini ve “Müslüman mısın?” sorusunun nedenini şimdi çok daha iyi anlıyorum. Evet çünkü Müslüman olan biri, bu mücahit ruhlu adam için “eli kanlı katil bir sultan” yazmazdı. Ancak ben bunu Halep üniversitesi Tarih bölümünde okuduğum kitaplara istinaden yazdım. Bu kitaplar Suriye'de büyük öneme sahip akademisyenlerin kaleminden yazılan kitaplar olup Halep Üniversitesinin Tarih bölümünde onlarca yıldır okutulan kitaplardır. İtimat ettiğim diğer kitaplar ise batılı yazarların kitapları, batının en önemli tarihçi ve oryantalistler oldukları söylendi. John Hassleb ve diğerleri gibi.

Evet şokum büyüktü, ben ve diğer öğrenciler Osmanlı devletinin İslam hilafeti devleti olduğunu ve sultanlarının aslında ümmetin halifeleri olduğunu, Arapları, Türkleri, Kürtleri ve Farisileri tek devlet altında İslam ümmeti olarak topladıklarını, lise ve üniversite döneminde bize öğrettikleri gibi hiç bir zaman ırkçı ve ulusal bir devlet olmadığını nasıl göremezdik? Bir diğer şaşkınlığım ise Arap milliyetçilerinin, “Abdülhamid Arapçaya karşı savaştı” iddiasının aksine iki şeyhi Hama şehrinin Rifaiyye tarikati şeyhi olan ‘Ebul Hüda Es-Sayyadi' ve -Osmanlıların isimlendirdikleri şekliyle- Şam-ı Şerif yani Şam şehrinin Şâzeliyye tarikatinin şeyhi ‘Mahmud Ebuş-Şamat'tır. Ayrıca kendisi Arapçayı çok iyi bir şekilde biliyordu ve hatta Arapça şiir yazardı. Aynı zamanda yardımcıları ve paşaları çeşitli uyruklardandı. İnsanları dinlerine ve tâbi oldukları uyruğa göre değil yetenekleri ve niteliklerine göre vazifelendirirdi. İşte İslam'da ki hükmün ve adaletin gerçeği de budur. Peygamber efendimizin de buyurduğu gibi: Arap'ın Acem'e üstünlüğü ancak takvadadır.

Sultan II. Abdülhamid ile aramızdaki bu kısa tanışıklıktan sonra ödevimi doğru bilgilerle tekrar yazdım ve ödevi hocama teslim edince; “İşte şimdi oldu, şimdi hak üzeresin” diye övgüler yağdırdı.

Hocanın odasından çıktıktan sonra kendi kendime “Abdülhamid ile serüvenim asıl şimdi başlıyor” dedim. Yüksek lisans ve Doktoradaki tezlerim Sultan II. Abdülhamid hakkındaydı. Onun hakkında araştırmalar ve okumalar derken on yıl onunla birlikte yaşadım, bazen doğru bazen de yanlış yazdım, bu da insanın eksikliğindendir. Ancak bu mücahit ruhlu sultan için gördüğüm; bizden çok ama çok ama çok çalışmayı ve doğru anlamayı hakettiğidir. O; bugünün, başlangıçların ve sonların adamı. Hâlâ bize bir şeyler öğretiyor. Ancak biz onu hâlâ gereğince tanımıyoruz. Müslümanların halifesi, Sultanların mücahidi, mazlumların, hak sahiplerinin ve zayıfların sevgilisi, Filistin ve Kudüs'ün sevgilisi…

Allah ona gani gani rahmet etsin.

Haber Ara