Dolar

32,5344

Euro

34,9360

Altın

2.439,30

Bist

9.716,77

'Okulda müfredatla kimlik inşa edemezsiniz'

Prof. Dr. Selçuk Şirin: “Bu çağda okulda müfredatla kimlik inşa edemezsiniz, Atatürk’ü, Nâzım Hikmet’i, Kuran’ı Kerim’i istediğiniz kadar koyup çıkartın, hiçbir önemi yok.'

6 Yıl Önce Güncellendi

2018-07-22 13:30:54

'Okulda müfredatla kimlik inşa edemezsiniz'

Eğitim üzerine çalışmalarıyla bilinen ve geçtiğimiz hafta çocukların kodlama öğrenmesi için hazırladığı bilgisayar oyunuyla sosyal girişimcilik alanında dünyanın en prestijli ödüllerinden Jacobs Foundation Ödülü'nü alan New York Üniversitesi öğretim Üyesi Prof. Dr. Selçuk Şirin Habertürk'ten Kübra Par'a konuştu.

İşte açıklamalarının ilgili bölümü

Bakan Ziya Selçuk bundan sonraki eğitim anlayışına dair açıklama yaptı. “Hiçbir öğrencimiz, hiçbir velimiz sürprizle karşılaşmayacak. Oyunun sonunda asla kural değişmeyecek, oyunun ortasında 'biz değiştirdik' demeyeceğiz” dedi. Nasıl karşıladınız bu açıklamasını?

Ziya Selçuk'un bakan yapılması Türkiye için büyük bir umut. Şu kurduğu cümleler bile umudumu tazelememe neden oldu. Rekabet adil olursa çocuklar çalışır. Adil rekabetin olmadığı, kuralların yarı yolda değiştiği ortamda insanlar çalışmıyor. Dolayısıyla yapılması gereken bir hamle. O yüzden destekliyorum...

Aynı konuşmasında Prof. Selçuk “En geç iki ay içinde yaklaşık 3 yıllık bir program açıklayacağız. Okula başlayan çocuklarımız 2040 yılında iş hayatına başlayacak. Bu aslında 2040'ların dünyası için bir hazırlık” dedi...

Bence Türkiye'deki reform yapma süreci şimdiye kadar tamamen verilerden bağımsız ideolojik çatışmalarla geçti. Önümüzdeki dönemde eğer bu 3 yıllık plan ve sonraki vizyon Türkiye'nin nerede olduğu ve nereye varmak istediğimiz sorularına cevap veren verilerle hareket ederse çok güzel ve doğru olur. Dünyada reformları verilerle yapan ülkeler eğitimde ilerliyor. İdeolojilerle, kimlik çatışmalarıyla yapan ülkelerse kendi içinde gömülüp kayboluyor. Bunun örnekleri Finlandiya'dan Güney Kore'ye kadar her yerde var. Finlandiya son dönemde eğitimde benzer bir hamle yaptı. Sıra bizde. Geç olsun ama iyi olsun, hayırlı olsun...

Size “eğitimde değişim için beş madde” sorduğumda öyle şeyler söylediniz ki Türkiye'de eğitim adına son dönemde konuştuklarımızın hiçbiriyle alakalı değildi. Biz Türkiye'de; “Sınavlar kalkmalı mı, kalkmamalı mı? İmam hatiplerin sayısı artıyor mu, azalıyor mu? Müfredat nasıl değişmeli? Meslek liseleri nasıl olmalı?” konularını konuşuyoruz. Bütün bunlara dair hiçbir şey söylemediniz. Bunlar eski paradigmalar mı ve sizce bu konularda ne tür düzenlemeler yapılmalı?

Bunlar boş işler Kübra Par! O soruların Türkiye için bir anlamı olabilir; ama varmaya çalıştığımız, yarıştığımız dünya için hiçbir anlamı yok. Burada imam hatiplerin sayısında fazlasıyla artış yaşandı. Ben Türkiye'de beş altı yıldır Suriyelilerle çalışıyorum. Urfa, en çok imam hatip olan yerlerden bir tanesi; ama Urfa'da imam hatip mezunu Arapça konuşan bir çocuk yok. İmam hatipte Arapçayı öğretemiyorsunuz. Tamam, imam hatip olsun ama bari Arapçayı öğrensin. Sorun; imam hatipte hedef konulan becerilerin de kazandırılamaması. Bizim mahallede dindar bir amcamız vardı. Bu amca çocuğunu imam hatipte okutmak için Kars'a gönderdi. İlçemize döndüğünde öyle bir kültürle ve donanımla geldi ki herkes ona gıptayla bakıyordu. Çünkü o zaman imam hatipler, özel kimlik yaratma kabiliyeti olan okullardı. Türkiye'deki ideolojik tartışmaların da göz ardı ettiği bir nokta şu: sonra o imam hatipleri artırmaya kalkarken imam hatipleri liselileştirdiler. Bu sözünü ettiğim kimlik inşa mekanizmasına sahip okulları ortadan kaldırdılar. Şu an Türkiye'de imam hatipler çoğaldı, ne oldu? Hepsi lise oldu. Tarif ettiğim kimlikte bir insanı yaratma kabiliyetini yitirdiler. Şöyle bir metafor üzerinden anlatayım; İstanbul'a Türkler geldiğinde burada bir kültür vardı, sonra köylüler geldi, yani biz. Biz İstanbullu olacağımıza İstanbul'u kendimize benzettik. İmam hatiplere de bu oldu. Bilmiyorum, anlatabildim mi?

“İmam hatiplerin sayısının artması amacından uzaklaşmasına sebep oldu” diyorsunuz.

Evet, bildiğimiz normal liseye dönüştü. Mesela bu bahsettiğim arkadaş sigara içmiyordu. O bizim için “İmam hatibe gitti, sigara içmiyor” idi. Böyle bir şey yok artık.

(...)

MÜFREDATLA KİMLİK İNŞA EDEMEZSİNİZ, ATATÜRK'Ü, NÂZIM HİKMET'İ, KUR'AN-I KERİM'İ KOYUP ÇIKARTIN, HİÇBİR ÖNEMİ YOK...

G-eçtiğimiz yıl boyunca müfredattaki değişiklikleri konuştuk. En çok tartışılan; “Atatürk çocuklara geç yaşta mı öğretiliyor? Atatürk'le ilgili bölümler azaltılıyor mu?” gibi konulardı. Geçen yıl getirilen müfredatı nasıl buldunuz? Atatürk'le ilgili içerik tartışmalarına nasıl bakıyor Selçuk Şirin?

Müfredat hayattır. 1930'larda, 1940'larda okulların müfredatla kimlik inşa etme kabiliyeti belki vardı. Sovyetler'de, 1970'lerde belki vardı. 2018 dünyasında siz Atatürk'ü, Nâzım Hikmet'i, Kur'an-ı Kerim'i koyup çıkartın, hiçbir önemi yok. Çocuk oradan aldığı içerikle kimliğini inşa etmiyor. Bu tartışmalar içerisinde içeriğe gereğinden fazla odaklanılıyor. Eğitimin amacı içerik aktarımı değil. Eğitimin amacı; çocukları meraklandırmak, bilgiye nasıl ulaşacakları becerisini kazandırmaktır. Belki sanattır, belki bilimdir; ama içerik değildir. İçerik tartışmalarına hiç girmedim, merak da etmedim. Bu ideolojik bir tartışma, niçin yapıldığını ikimiz de biliyoruz. O tartışmayı kimin kazandığının gelecek için hiçbir önemi yok.

Haber Ara