Libya'da Kaddafi rejiminin devrilmesinden sonra Arap Baharı karşıtı ülkelerin sahaya sürdüğü emekli general Halife Hafter'in hayatını kaybettiği iddia ediliyor.
Beyin damarlarında tıkanıklık tespit edilen Hafter'in geçirdiği kriz nedeniyle önce Ürdün'e ve oradan da Fransa'daki bir hastaneye kaldırıldığı söyleniyor.
Henüz ölüp ölmediği konusunda çelişkili bilgiler gelse de kesin olan şu:
“Kifayetsiz muhteris” olarak nitelenen ve Libya'nın yeni diktatörü olma rüyaları gören Hafter sahneden indi.
İlginç bir portresi var Hafter'in.
Kaddafi'nin Çad'a açtığı savaş sırasında emrindeki yüzlerce askerle birlikte esir düşen Hafter'in Çad ordusunun elinden CIA tarafından kurtarıldığı, Amerika'ya götürülen Libyalı generale Amerikan vatandaşlığı verildiği ve uzun yıllar orada yaşadığı, devrim sürecinde Libya'ya döndüğü biliniyor.
Askeri ve siyasi herhangi bir başarısı olmamasına rağmen Libya'ya döndükten sonra “mareşal” ilan edilen Hafter, Arap Baharı ve demokrasi karşıtı ülkelerin adamı olarak öne çıktı.
En önemli görevi devrimin başarısını önlemek, ülkede barış ve huzurun tesisine imkân vermemekti.
“Terörle mücadele” adı altında devrimci gruplara savaş açtı.
Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır cuntasından aldığı desteğe rağmen Libya'nın Abdülfettah Es-Sisi'si olmayı başaramadı.
Fakat epey kan döktü.
Sivilleri bombaladı ve savaş suçu sayılacak cinayetlere imza attı.
Kaddafi rejiminin kalıntılarıyla ve hatta DAEŞ'le bile işbirliği yaptı.
Yine de o çok arzuladığı koltuğa oturamadı.
En büyük darbeyi de hiç beklemediği yerden yedi.
Hâlâ ümidi ve birtakım planları vardı.
“Libya'nın kurtarıcısı” olacak ve ülkeyi “İslamcılar”dan arındıracaktı.
Hastalığı tüm o planları bozdu.
Arapların çok sevdiğim bir atasözü var:
“La tehubbu'r-riyâh kemâ teştehi's-süfun” derler.
Türkçe'ye, “Rüzgârlar gemilerin keyfine göre esmez” şeklinde çevrilebilir.
Yani her şey öyle planladığın ve arzu ettiğin şekilde gelişmez.
Libya'nın başına geçip Muhammed Bin Zayed ve Abdülfettah Es-Sisi'yle birlikte Müslümanlara kan kusturmanın hayallerini kurarken kendini Paris'te bir hastanede ölüm döşeğinde buluverirsin.
Belki de çoktan morga kaldırılmıştır.
Hafter'in yokluğu hiç şüphesiz BAE ve Mısır cuntası için büyük bir kayıp.
Şu an Fransa, BAE ve Mısır'ın Hafter'in yerine geçecek ve misyonunu üstlenecek ismi belirlemeye çalıştığı belirtiliyor.
İki isim gündemde:
Hafter'in sekreteri Avn El-Fircani ve operasyonlarını yöneten komutan Abdüsselam El-Hasi.
Söz konusu ülkelerin karşı devrime yatırımlarının boşa gitmemesi için gerekli düzenlemeleri yaptıklarını tahmin etmek zor değil.
Hafter'in durumu hakkında kamuoyuna bilgi verilmemesinin sebebi de bu olabilir.
Çünkü emekli generalin komutası altında toplanan güç kırk yamalı bohça misali her an dağılabilir.
Hafter sonrası farklı gruplar arasında güç mücadelesi yaşanması da mümkün.
Libya'da karşı devrimi destekleyen ülkeler bugünlerde bir yandan kurdukları cephenin birlik ve bütünlüğünü korumaya diğer yandan da Hafter'in halefini belirlemeye çalışıyor.
CIA'in has adamı General Halife Hafter, Ortadoğu'da çokça gördüğümüz asker kökenli diktatörlerden biri olmayı başaramadı.
Bununla birlikte devrim sonrası yaptıklarıyla tarihin çöplüğünde onlarla yan yana anılmaya hak kazandığını söyleyebiliriz.
