Budapeşte Su Zirvesi'ne katılan Pakdemirli, " Su Stresi ve Göç-Krizleri Önlemenin Bir Yolu Var mı?" konulu oturumda konuştu.
İnsanlığın yüzyıllarca suyun olduğu bölgede yaşamak için çaba gösterdiğini, suyun hayatın başlangıcı olmakla birlikte hayatın sonu anlamına da gelebildiğini, medeniyetlerin yayılmasında suyun her zaman çok önemli bir faktör olduğunu belirten Pakdemirli, ''Örneğin; Yemen'deki krizde milyonlarca kişi evini terk etmek zorunda kaldı. Çünkü yaşanan şiddet yüzünden hayatları tehlikeye girdi. Halihazırda Yemen dünyadaki en büyük kolera salgını yaşandığı bir ülke durumunda. Kolera yüzünden çok sayıda çocuk hayatını kaybetti.'' şeklinde konuştu.
Türkiye'nin dünyada en zengin ülke olmamasına rağmen dünyada en fazla insani yardım yapan ülke konumunda olduğunu, Türkiye'nin Suriyelileri insanlık onuruna yakışır bir şekilde misafir ettiğini vurgulayan Pakdemirli, ''Verilere baktığımız zaman en fazla Suriyeli mülteci komşu ülkelere sığınmış durumda. Avrupa'da sadece 1 milyon civarında Suriyeli var. Bu kadar çok sayıda mülteciyi kabul etmek gerçekten güvenlik, yaşam, gıda temini, su ve eğitim alanlarında hizmet sağlamak Türkiye için büyük bir sorumluluk demek.'' ifadesini kullandı.
Bu yıl Eylül itibariyle Türkiye'deki Suriyelilerin sadece yüzde 1,7'sinin geçici kamplarda, geri kalanlarının ise şehirlerde yaşadığını kaydeden Pakdemirli, ''Halihazırda Suriye sınırına yakın yerlerde 7 geçici kamp var. Türkiye buralarda ihtiyaç duyulan altyapıyı inşa etti. Kamplarda kişi başına günlük en az 130 litre su sağlanıyor.'' diye konuştu.
Bakan Pakdemirli, Türkiye'de bazı kentlerin nüfusunun mülteciler nedeniyle çok ciddi biçimde arttığını, Kilis'in nüfusunun 2 yıl içinde iki katına çıktığına dikkati çekti.
Türkiye'nin mülteciler için ciddi miktarda harcama yaptığını, uluslararası camianın bu konuda gerekli desteği vermediğini ifade eden Pakdemirli, ''Türkiye bugüne kadar Suriyeli mülteciler için 40 milyar dolar harcadı. Uluslararası yardımların miktarını burada paylaşmak istemiyorum çünkü küçük bir rakam. Biz tek başımıza böyle büyük bir problemle mücadele etmeye çalışıyoruz. Harcadığımız miktarın yaklaşık yüzde 5'i su ile ilgili hizmetlerimiz oluşturuyor.'' dedi.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) Türkiye'nin güney sınırında oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu yok etmek, bölgeye barış ve huzur getirmek amacıyla başlattığı Barış Pınarı Harekatı'yla ilgili açıklamalarda bulun Pakdemirli, şunları kaydetti:
''Suriye'nin toprak bütünlüğü Türkiye ve bölge için çok önemli. Türkiye terör örgütlerine karşı bir operasyon başlattı. Bu operasyonla DEAŞ, PKK/PYD-YPG gibi terör örgütlerine karşı mücadele etmek ve sınır güvenliğimizi sağlamak istiyoruz. Türkiye'nin, hiç bir şekilde Suriye'nin toprağını işgal etmek gibi bir niyeti yok ve Kürtlere karşı da savaşmıyor. Türkiye'nin Kürtlerle hiç bir problemi yok. Biz Kürtleri de ezen terör örgütlerine karşı savaşıyoruz. Aynı şekilde bölgenin demografik yapısını değiştirmek gibi de bir niyetimiz yok, bilakis teröristlerin bozduğu tabii demografik durumu geri getirmek istiyoruz. Buradaki hedefimiz 1-2 milyon Suriyeli mültecinin gönüllü olarak kendi ülkesine güvenli bir şekilde dönebilmesi.''
