Dolar

32,4864

Euro

34,9557

Altın

2.435,40

Bist

9.716,77

Ahmet Ay: Ak Parti, Barzani'ye kırgın

“Kürtlerin beş ayrı devlete pay edilmelerinin birinci sebebi Türkleri sırtından vurmamalarıydı” diyen Milat Yazarı Ahmet Ay, 'Kürtleri, Arapları ve Türkleri birbirine kırdırmak istiyorlar' dedi.

7 Yıl Önce Güncellendi

2017-10-18 08:40:07

Ahmet Ay: Ak Parti, Barzani'ye kırgın

TIMETURK | 5 SORU

Irak Ordusunun 16 ekim gece saat 04.00'te başlattığı Kerkük harekâtı yalnızca 15 saatte tamamlandı. Irak güçleri ilerleyişini sürdürürken Barzani yönetiminin 2003 sınırlarına çekildiği açıklandı. Yaşanan gelişmeleri Milat Yazarı Ahmet Ay ile konuştuk. 

İşte Ay'ın açıklamaları:

1- Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) referandum söylemini sertleştirmeden önce Ak Parti yönetimi ile KDP arasında sıcak bir ilişki olduğunu biliyoruz. O dönemde HDP ise Barzani ile sorunlar yaşıyordu. Şimdi de HDP ile Barzani'nin yakınlaştığı; Ak Parti-KDP arasında buzlar oluştuğu görülüyor. Yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Siyasal ve sosyal meseleler boşluk kabul etmez. Sizin boş bıraktığınız alanı birileri bir şekilde doldurur. AK Parti'nin KDP ve KYP ile ilişkilerini iyileştirmesi hepimizi sevindirmişti ve bu son derece faydalı bir süreçti. Ancak, Barzani yönetiminin, bunun kadrini ve kıymetini bilmediğini düşünüyorum. Uluslararası ilişkilerde dört sınıf devlet vardır: Küçük devletler, Ürdün, Yemen gibi bölgesel güçler, Türkiye, İran, Mısır gibi büyük devletler, Çin Almanya İngiltere gibi birde küresel güçler ABD Rusya gibi. Küçük devletler bir adım attığında, bölgesel güçleri dikkate almak durumdadır. Aksi takdirde kimsenin beklemediği, tahmin etmediği, arzu etmediği, olumsuz bedellerin ödetilmesi durumu yaşanabilir bu kaçınılmazdır. Bölgesel güçlerde bir adım atacakları zaman büyük devletleri ve küresel güçleri dikkate almalıdırlar. Keza, büyük devletlerde küresel güçleri...

IKBY henüz devlet değil... Fakat bölgesel güçleri dikkate almalıydı. Erbil yönetiminin bu anlamda çok da stratejik davranmadığı, jeopolitiğin farkında olmadığı için bazı yanlış adımlar atmış, yanlış anlaşılmalara sebep olmuş olabilir. Türkiye ile ilişkilerinin son zamanlarda, bozulmasının sebebi de sanırım kendi jeopolitiğin farkında olmadan attığı adımlardır. Bizler öyle bir gelenekten geliyoruz ki, bölmeyi değil birleştirmeyi esas alıyoruz. Türkiye kendi coğrafyasında -kimseyi osmancılık diye korkutmak istemiyoruz ama- önemli bir güç. Siyasi interlantı, nüfuzu son derece makul ve makbul. Barzani yönetiminin bunu dikkate alması gerekiyordu. Sykes-Picot'taki sınırları değiştirmek o sınırları çizenleri hesaba katarak yapılmalıydı. 

"AK PARTİ KIRGIN"

Türkiye üzerinde kötü emelleri olan küresel güçlerin Türkiye'yi zayıflatmak istediği bir dönemde böyle bir adım atmak her şeyden önce Türkiye'de, Ak Parti'de alınganlığa sebep oldu ki bu haklı bir alınganlık. "Biz sizinle en zor zamanlarınızda beraberdik. Biz sizinle Türklerle Kürtlerin bin yıllık beraberliklerinin zafiyeti ve güçsüzlüğünü dikkate alarak  siyasi nüfuzumuzu birleştirip yeni adımlar atmaya hazırlanıken sizin böyle bir adım atmanız..." deniliyor. Yani bu düşünce ile Ak Parti'de bir kırıklık ve burukluğa vesile oldu. Tabi sonuç olarak da IKBY ile ilgili stratejide ve söylemde değişikliğe gidildi. Burada şunu esas almak lazım: Bundan sonra atılacak adımlarda Kürtlerin, Türklerin ve Arapların zararına olmayacak adımlar atılmalı.

"KERKÜK ve MUSUL İÇİN 'BİRLİKTE YÖNETİM' ÖNERİSİ"

Örneğin önümüzde Kerkük meselesi var. Birden fazla devletin yani Türkiye'nin, Merkezi Irak Yönetimi'nin, IKBY'nin beraber yönetebileceği, beraber hukuki bir zemin oluşturacağı bir Kerkük-Musul sürecini yaşayabilirdik. Bu süreç yaşansaydı, Merkezi Irak Yönetimi ve IKBY tarafından kabul edilseydi bugün yaşadıklarımızın hiçbirini yaşamayacaktık.

"KÜRESEL HEGOMONİK GÜÇ OLMA PEŞİNDE OLANLARIN EKMEĞİNE YAĞ SÜRÜLDÜ"

Çünkü bu birliktelik Türklerin, Kürtlerin, Arapların bu coğrafyada, küresel hegomonik güç olma peşinde olan ülkelerin ekmeğine yağ sürmezdi. Tarih gösteriyor ki Malazgirt öncesinden başlayan, daha sonra Sultan Abdülhamid döneminde taçlanan Kürtlerle-Türklerin birliktelikleri ve ahitleşmeleri söz konusu. Bu ahitleşme sürecinde daima kazananlar bu coğrafyanın insanı olmuştur. Ne zaman ki bu anlayışın, beraberliğin dışına çıkıldı... Biz o zaman büyük hasarlara yol açacak olaylarla karşı karşıya kaldık.

"100 YIL ÖNCEKİ PLAN"

Bugünkü duruma bakın! Arap ülkelerinin haline bakın! Yemen'de yaşananların, Katar'ın çektiklerinin yarın Umman'da yaşanmayacağını kimse garanti edemez. Afganistan'ın durumu ortada, Pakistan'da ise 'eli kulağında' bir durum söz konusu. Dolayısıyla İslam coğrafyası üzerinden oynanan ciddi bir oyun var. Bu oyun bugün planlanan bir oyun değil. 100 yıl önce haritalar belirlenirken, 100 yıl sonra bu bölgeyi nasıl küçültür, müdahale edebilirizin de planlaması yapıldı.

2- Hem Irak hem Suriye'de Kürtlerin devletleşme sürecine girmeye yönelik adımlar attığı görülüyor. Bu durum Ortadoğu'daki çatışma potansiyelini nasıl etkiler?

Çok ciddi bir şekilde etkileyecektir. Devletler yeni stratejik ortaklar belirleyecek ve yen ittifaklar oluşturacak. Siz gelip Türkiye'nin burnunun dibinde kanton devlet kurduracaksınız -ki bunu kurduran Amerika'dır- ve Türkiye sessiz kalsın diyeceksiniz. Türkiye de kendine yeni streatejik ortaklar arayacaktır. Bu yumuşak bir şekilde geçiştirilebilecke bir şey değil. Burada şu anda var olan sorun ve sıkıntıların başka ülkelere sıçrama riski yaşanmaktadır. 

"AFRİN'DE BAZI GELİŞMELER YAŞANABİLİR"

3- Türkiye'nin askeri olarak da sahada olduğu biliniyor. Habur'da tatbikat devam ederken, İdlib'e intikal gerçekleştirildi. Bu gelişmeleri nasıl okuyorsunuz?

Her ülke başta kendi devletini, milletini, sınırlarını güvenceye almak durumundadır. İşte bu sebeple kimsenin arzu etmediği bazı atımlar atılabilir.  Bakın El Bab Operasyonu öyleydi. Yine İdlib'e giriş 'Allah muhafaza' dediğimiz gelişmelerin sinyallerinin alınması sonrasında yaşandı. Yarın Afrin'de bazı gelişmeler yaşanabilir.

"TÜRKİYE DIŞINDAKİ HERKES 'BAŞKASI'DIR"

Ayrıca Türkiye'nin güvenliğini arzu eden milyonlarca insan var. İdlib'e askerlerimiz gittiğinde bayram ediyor bu insanlar. "Bin yıllık kardeşlerimiz geldi, iyi ki siz geldiniz başkası gelmedi" diyorlar. Başkası kim? Türkiye dışında herkes başkası. Çünkü biz 3 milyon insanı kimse ölmesin diye barındırdık. Şimdi kalanlar da ölmesin diye ordayız. Türkiye'nin bu durumu, o bölge insanlarının gönlünde farklı bir güzellik şeklinde duruyor. 

Tarih boyun lokal bazlı çatışmalar dışında Türkler ve Farslar, Araplar ya da Kürtler arasında ciddi savaşlar yaşanmamıştır. Şu anda yapılmak istenen ise bölgeyi bu duruma getirmek. Yüz yıl sonrasında dahi acısı hissedilecek bir iz bırakmak istiyorlar. Eğer biz Suriye'deki kardeşlerimizle, Irak'taki, IKBY'deki kardeşlerimizle karşı karşıya kalmak zoruunda kalırsak bunun açıklamasını gelecek nesillere yapamayız. Türkiye bu güne kadar feraseti basireti elden bırakmadı. Bundna sonra da bırakmamalı. Politik dilden, kamuoyunu tatmin edici söylemlerden ziyade; on yıl, yürmi yıl sonra "böyle zor bir günde şunu yaptık, şunu söyledik" diye övmemiz gereken açıklamalarda bulunulmalı. 

Hakikaten adını koyalım Amerika ve yavrusu İsrail şu anda fesatlık yapıyor, fitne yapıyor. Kürtlerin -Ermenistan da dahil- beş ayrı devlete pay edilmelerinin birinci sebebi Kürtlerin, Osmanlı İmparatorluğu'nun Kurtuluş mücadelesinde, Birinci Dünya Savaşı'nda ve Çanakkale'de Türkleri arkalarından vurmamalarıydı. İkincisi ise yüz yıl sonra petrol bölgelerini ele geçirmek istediklerinde etnisiteler üzerinden hareket alanı oluşturma çabasıydı. O günkü İngiltere ve Fransa'nın planını bugün Amerika devam ettiriyor. Tek gayeleri bin yıldır birbrilerine karşı savaşmamış Kürt-Arap ve Türkleri birbirlerine vurdurtmak. Yumurta gibi bu üç milleti birbirine vurup omlet yapmak istiyorlar. Bu oyuna gelmemek lazım.

"KÜRT DEĞİL, PKK KORİDORU"

4- Yaşanan gerilim Türkiye'deki Kürt kamuoyu üzerinde nasıl bir etki oluşturuyor?

Bütün dünya bir yana, benim için Türkiye bir yana. Edirne'den Kars'a vatanıyla, milletiyle, bayrağıyla Türkiye başka bir yerdedir. Son yaşanan gelişmelerden ben de rahatsız oldum... Ben Türkiye'den yanayım, Türkiye'li olmaktan büyük onur, şeref duyuyorum. Benim ve ailem için Türkiyeli olmak, Türkiye'de yaşamak şereftir, izzettir, onurdur, haysiyettir. Fakat bugünkü gidişat beni de üzüyor. Mesela biz aylarca "Kürt koridoruna karşıyız, Kürt koridoruna karşıyız" dedik. Kürtlerin bir koridor derdi yoktu ki! Biz dedik ki sonra "Kürt değil, PKK koridoru." sonra dilimiz değişti. Keza son zamanlarda "Kapıyı kapatırız, Kürtler orada aç kalır" diyen yerel ve genel siyasetçiler var. Allah'tan korkun! Devletler, devletlerle; hükümetler hükümetlerle muhatap olur. Siz "Kürtleri aç bırakırız" dedikten sonra oradaki Kürtler kendi üzerlerine alırlar. Bu dil ve anlayış sürdürülmeli. Zaman zaman ise fitne ve fesat merkezi olan batı bizim dilimizi de bozuyor. Medya dili çok ağır. Son zamanlarda "Bu Müslüman yazardan bunu duymak çok üzücü" yorumları duyuyorum. Bu günler geçer ama o sözlerin değdiği yerde bıraktığı yaranın merhemini kimse bulamaz...

"İNSANLAR BİR SABAH KALKTIKLARINDA BABALARININ EVİNE 10 ADIM YÜRÜYEMEDİLER, 'ARTIK ORASI SURİYE' DENİLDİ"

Bakın bu sınırlar cetvelle çizildi. 1916'dan bahsediyorum, Sykes-Picot'tan. İnsanlar bir sabah uyandığında on adım yürümek istediler babasının evine, karşıya. Bir dakika geçemezsin dediler. "Orası benim babamın evi" dedi insanlar. "O dündü, bu bugün" dediler. Burası Türkiye, Orası Suriye. Sınırlar böyle çizildi! Dolayısıyla sınırın bu tarafıyla öte tarafı birbirinin amcası, yeğeni, torunu... Kanton, mantonlarla uğraşacaklarına Türkiye ile ilişkilerini geliştirmeye bakmaları gerekiyordu. Biz de "Katoncularla nasıl perişan-ı pergende ederiz demek yerine; o kardeşlerimizie nasıl iyi davranmalıyız?" demeliydik. Ki biz bunu fazlasıyla yaptık da. Suriyeli Kürtlerin kimlik edinmeleri için çaba harcadık. Ülke olarak Kobani koruması için elimizden geleni yaptık. 

"FETÖ KUZEY IRAK'TA ÇOK GÜÇLÜ"

5- Kuzey Irak merkezli gelişmelerde FETÖ varlığından söz edilebilir mi?

FETÖ, Irak Kürt Bölgesi'nde çok güçlü. Oradaki yetkililer de bunu kabul ediyor. Süleymaniye, Selahaddin, Erbil ve diğer bölgeler. Ben de gittim. Yaptığım görüşmelerde "Burada çok güçlüler bir anda kapatmak mümkün olmaz" yorumları yapılıyordu. Orada dünya kadar özel okulları var. FETÖ'nün oraları da Türkiye'ye karşı harekete geçirmesi, dilini ve ahlakını bozması benim açımdan inandırıcıdır. FETÖ yapar. FETÖ Türkiye'nin aleyhinde bir şeyler yapmak ister. Irak Bölgesel Yönetimi'ni de bu anlamda tahrik ve teşvik eder, etmiştir de diyebilirim.

KİMDİR?

1960 yılında Bingöl Halifan'da dünyaya gelen Ahmet Ay, İslami İlimler, Tarih ve Uluslararası İlişkiler alanında eğitim aldı. 1980 Darbesinde 1402'den yasaklandı. Anadolu Kıyamı kitabının yazarı olan Ahmet Ay, Ocak 2013'ten beri Milat Gazetesi'nde köşe yazıları kaleme alıyor.

Haber Ara